I. Giriş

Yabancı menşeili şirketlerin Türkiye’deki faaliyetlerini sürdürebilmesi, yalnızca ticari faaliyetlerin yürütülmesi ile sınırlı değildir. Aynı zamanda, çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) ilkeleri doğrultusunda da uyum sağlanması gerekmektedir. Türkiye’deki yasal düzenlemeler, büyük şirketlerin çevresel ve sosyal sorumluluklarını yerine getirmelerini zorunlu hale getiren hükümler içermektedir. Yabancı şirketlerin, Türkiye pazarına girmeyi hedeflemeleri durumunda, hem yerel mevzuatlara uygunluklarını sağlamak hem de potansiyel riskleri ve cezaları önlemek adına gerekli önlemleri almaları kritik öneme sahiptir.

II. Hukuki Değerlendirme

A. Uluslararası Hukukta Sürdürülebilirlik Yükümlülükleri

Sürdürülebilirlik, ekonomik kalkınmanın çevresel ve sosyal zararlar vermeden sağlanmasını ifade eder. Uluslararası düzeyde sürdürülebilirlik, çok sayıda belge ve düzenleme ile şekillenmiş ve büyük şirketlerin bu düzenlemelere uyum sağlaması beklenmektedir. Aşağıda, bu bağlamda öne çıkan bazı önemli uluslararası düzenlemeler ele alınmaktadır:

  • Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SDG’ler)
    Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen ve 2030 yılına kadar küresel sürdürülebilir kalkınmayı hedefleyen Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları, 17 farklı hedefi içermektedir. Yoksulluk, eşitsizlik, iklim değişikliği, temiz su ve enerji gibi çok geniş bir yelpazeye yayılan bu hedefler, şirketlerin iş modellerini ve tedarik zincirlerini sürdürülebilirlik ilkelerine göre yeniden şekillendirmelerini zorunlu kılmaktadır. Yabancı şirketlerin Türkiye’deki operasyonlarında, bu hedeflere uyumlu bir yaklaşım benimsemeleri beklenmektedir.

 

  • Paris İklim Anlaşması
    2015 yılında kabul edilen Paris İklim Anlaşması, küresel ısınmayı 2°C’nin altında tutma amacıyla karbon emisyonlarını azaltmayı hedeflemektedir. Türkiye, Paris İklim Anlaşması’na taraf bir ülke olarak, şirketlerin sera gazı emisyonlarını izlemeleri ve raporlamaları konusunda çeşitli düzenlemeler yapmaktadır. Enerji yoğun sektörlerde faaliyet gösteren yabancı menşeili şirketler, karbon salınımını azaltma hedeflerine ulaşmak için gerekli önlemleri almak zorundadır.

 

  • OECD Rehber İlkeleri
    OECD Multinational Enterprises (MNEs) Rehber İlkeleri, çok uluslu şirketlerin etik iş yapma sorumluluklarını belirlemektedir. Bu ilkeler, çevresel etki, insan hakları, işçi hakları ve çevre koruma gibi önemli alanlarda şirketlere yol göstermektedir. Bu ilkeleri ihlal eden şirketler, uluslararası itibar kaybı ve hukuki yaptırımlarla karşılaşabilirler.

 

  • İnsan Hakları ve Çevre
    Birçok uluslararası sözleşme, şirketlerin faaliyetlerinin yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda toplumsal ve çevresel etkilerini de göz önünde bulundurmalarını zorunlu hale getirmektedir. Örneğin, Birleşmiş Milletler İş ve İnsan Hakları Rehberi, şirketlerin faaliyetleri ile ilgili insan hakları ihlallerine karşı duyarlı olmalarını öngörmektedir. Ayrıca, ISO 14001 Çevre Yönetimi Standardı, şirketlerin çevresel performanslarını iyileştirmelerini ve sürdürülebilirlik ilkelerine uyum sağlamalarını sağlamaktadır.

 

B. Türkiye’deki Sürdürülebilirlik İle İlgili Yasal Düzenlemeler

Türkiye, çevresel ve sosyal sorumluluk alanında son yıllarda önemli mevzuatlar hayata geçirmiştir. Bu yasalar, yabancı menşeili şirketlerin Türkiye’deki faaliyetlerini sürdürebilmesi için yerine getirmeleri gereken yükümlülükleri açıkça belirtmektedir. Ayrıca, bazı sektörlerde faaliyet gösteren yabancı şirketlerin, Türkiye’de spesifik izinler ve lisanslar alması gerekmektedir. Türkiye’deki sürdürülebilirlik mevzuatına uyum sağlamak, yabancı şirketler için önemli bir yasal gereklilik olarak öne çıkmaktadır. Aşağıda, bu mevzuatlardan bazıları yer almaktadır:

  • Çevre Kanunu (2872 Sayılı Kanun)
    Türkiye’deki çevresel düzenlemeler, Çevre Kanunu çerçevesinde belirlenmiştir. Bu kanun, çevreyi koruma sorumluluğunu düzenler ve şirketlerin çevresel etkilerini denetler. Çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) yapmak, atık yönetimi sağlamak, çevresel kirliliği önlemek ve doğal kaynakları korumak gibi yükümlülükler bu kanunla belirlenmiştir. Türkiye’deki yabancı menşeili şirketlerin, çevresel etkileri göz önünde bulundurarak, ÇED raporu hazırlamaları gerekebilir.

 

  • Karbon Salınımı ve Emisyon Takibi
    Türkiye, Paris İklim Anlaşması’na taraf olarak, karbon salınımlarını denetleyen bir dizi düzenleme getirmiştir. Özellikle enerji yoğun sektörlerde faaliyet gösteren yabancı şirketlerin, emisyon limitlerine uyması beklenmektedir. 2021 yılında kurulan Karbon Piyasası ve Emisyon Ticaret Sistemi, şirketlerin karbon emisyonlarını belirli limitler dahilinde tutmalarını amaçlamaktadır.

 

  • Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Düzenlemeleri
    Türkiye’deki halka açık şirketlerin sürdürülebilirlik raporlaması yapmaları gerekmektedir. 2014 yılında Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) tarafından yayımlanan düzenlemeler, şirketlerin sosyal, çevresel ve yönetişim faktörlerini raporlamalarını zorunlu hale getirmiştir. Yabancı menşeili şirketler, bu raporlarda Türk mevzuatına uygun hareket etmek zorundadırlar.

 

  • Yeşil Enerji ve Yenilenebilir Enerji Kanunları
    Türkiye, yenilenebilir enerji kaynaklarını teşvik eden yasal düzenlemeler geliştirmiştir. Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması (YEKDEM), güneş, rüzgar ve hidroelektrik gibi temiz enerji kaynaklarının kullanımını artırmayı amaçlamaktadır. Yabancı menşeili şirketlerin, yenilenebilir enerji alanında faaliyet gösterirken, bu kanunlara ve mekanizmalara uygun hareket etmeleri beklenmektedir.

III. Sonuç

Uluslararası hukuk ve Türkiye’deki yerel düzenlemeler, yabancı menşeili şirketlerin sürdürülebilirlik yükümlülüklerini net bir şekilde belirlemiştir. Bu yükümlülükler, çevresel, sosyal ve yönetişim faktörlerini kapsar ve şirketlerin sadece ekonomik çıkarlar doğrultusunda değil, aynı zamanda toplumsal ve çevresel sorumlulukları doğrultusunda da hareket etmelerini zorunlu kılmaktadır. Şirketler, yasal yükümlülüklerinin yanı sıra toplumsal beklentilere ve sürdürülebilirlik trendlerine uygun bir şekilde faaliyet göstermelidirler.

Sürdürülebilirlik, yalnızca bir yasal zorunluluk değil, aynı zamanda şirketlerin uzun vadeli başarıları için kritik bir faktördür. Bu bağlamda, büyük şirketler için sürdürülebilirlik, çevreye duyarlı ve topluma katkı sağlayan bir iş stratejisinin temelini oluşturmalıdır.

 

Bu dokümanda yer alan tüm içerik, tasarım ve materyallerin telif hakkı R&S Hukuk ve Danışmanlık’a aittir. Yazılı izin olmaksızın kısmen veya tamamen çoğaltılamaz, dağıtılamaz veya değiştirilemez.